18 Şubat 2012 Cumartesi

İstanbul'da bir efendi... İstanbul Efendisi...

Şehir tiyatrolarının oyunlarını en sevdiğim, kesinlikle eğlendiğim ve güldüğüm, oyuncu kadrosunu en beğendiğim yönetmenlerden biri şüphesiz Engin Alkan... Geçen sene Tarla kuşuydu Juliet ve Şark Dişçisi oyunlarından sonra izlemediğim eski oyunlarından olan İstanbul Efendisi'ni de nihayet geçen cuma izleyebildim. 

Engin Alkan'nın yönettiği bir oyun denince aklıma gelenler; yine harika müzikler, harika şarkılar...ekip olmayı başarmış, işlerini eğlenerek yapan oyuncular oluyor... Bir de uzun  en az 3 saat süren oyunlar... Oyunun uzun olduğunu ancak oyun bitip çıktığınızda anlıyorsunuz, oyun öyle akıcı bir şekilde devam ediyor ki zamanın farkına varamıyorsunuz....ve tabi Engin Alkan'ın kendisinin de bir oyuncu olduğu oyunlarda yönetmene bir iki laf söylemesi de oyuna ayrı bir hava katıyor... 

İstanbul efendisine geri dönersem,  oyun çok eğlenceli... Oyundaki şarkı seçimleri çok başarılı... Birden bire kendimizi oyunculara eşlik ederken bulabiliyoruz...Oyun, çok eski zamanlarda geçiyor.  Herkesin korktuğu bir İstanbul beyefendisinin kızının bir gence aşık olması ve onunla evlenebilmek için mahallelerinin herşeyi bilen hanımefendisinden (Çengi Afet) yardım istemesi sonucu babası ve çevresindekilerin yaşadıklarını konu alıyor.  Oyunda sevdiğim iki rol vardı özellikle,  İistanbul beyefendisinin oğlu İrfan (Çağlar Çorumlu) ve Feraset (Çengi Afet'in yardımcısı)... Çağlar Çorumlu, molla olmaya çalışan ama aklı başka konularda olan  İrfan karakterini o kadar güzel oynuyor ki,  oyun sonunda en çok alkışı o alıyor seyircilerden...

Oyunda oynamak istediğim bir rol ise,  Çengi Afet'in kızlarından dilsiz Fidan... Zor bir karakter ama Çiğdem Gürel çok başarılı bir karakter ortaya çıkarmış...

Ailece, eğlenceli vakit geçirmek için İstanbul Efendisi biçilmiş kaftan...
İyi seyirler.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder